İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Gazze'deki insani duruma ilişkin yaptığı açıklamalar, uluslararası kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Özellikle “Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor” ifadesi, bölgedeki insani krizi sorgulayan birçok insan ve kurum tarafından eleştirildi. Bu haberde, Netanyahu'nun iddialarının arka planını, Gazze'deki gıda durumu ile ilgili somut verileri ve yerel tanıkların deneyimlerini inceleyeceğiz.
Gıda güvencesizliği, Gazze'nin uzun yıllardır mücadele ettiği bir sorundur. Birleşmiş Milletler'e göre, Gazze'deki nüfusun yaklaşık %80'i insani yardıma muhtaç durumda ve bu durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. Savaşlar, abluka ve ekonomik darboğazlar, bölgedeki gıda üretimi ve dağıtımını ciddi şekilde engelliyor. Özellikle çocuklar ve kadınlar, bu yıkıcı etkilerden en fazla etkilenen gruplar arasında. Netanyah'un “açlık” sözleri, bu resmi veri ve istatistiklerle çelişiyor. Yetkililerin açıklamalarına göre, Gazze'deki her beş kişiden biri gıda güvencesi az olan bir durumu yaşıyor. Gıda ürünlerinin fiyatları artarken, ailelerin alım gücü ciddi şekilde düşmüş durumdadır.
Gazze’nde yaşayan insanlar, Netanyahu’nun dediklerine karşı farklı hikayeler anlatıyor. İşletmesini sürdüren restoran sahiplerinden, gıda yardımı almak zorunda kalan ailelere kadar pek çok kişi, günlük yaşamlarıyla ilgili çarpıcı gerçekleri paylaşıyor. Örneğin, 35 yaşındaki bir anne olan Fatima, “Çocuklarıma yeterince gıda alamıyorum. Yağ, un ve süt bulmak bizim için lüks. Her gün harcamalarımızı kısıyoruz, ama yeterli gelmiyor,” diyor. Bunun yanı sıra, yerel yardım kuruluşları ve hayırseverler de bölgedeki gıda krizinin derinleştiğini ve insanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını belirtiyor.
Diğer yandan, Gazze'deki sağlık kurumları da durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Doktorlar ve hemşireler, beslenme yetersizliği nedeniyle hastaneye başvuran çocuk sayısının artığını bildiriyor. Bir hastane doktoru, durumun aciliyetini vurgulayarak, “Gün geçtikçe daha fazla çocuk, açlık ve yetersiz beslenme sorunu nedeniyle hastaneye getiriliyor. Bu bir insani kriz ve bu krizin politik açıklamalarla örtülmesi kabul edilemez,” diyor.
Uluslararası insan hakları örgütleri ve yerel aktivistler, Netanyahu'nun söylediklerine yanıt vererek, Gazze'deki insani durumun çok daha karmaşık ve çetrefilli olduğunu belirtiyorlar. Ancak, bu sorunların çözülmesi için daha fazla uluslararası baskıya ihtiyaç olduğu öne sürülüyor. Bunun yanı sıra, yardım kuruluşları, bölgeye yönelik insani yardımların artırılması çağrısında bulunuyor.
Sonuç olarak, Netanyahu'nun “Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor” açıklamasına karşı birçok veri ve tanık hikayesi, bu iddiaların geçerliliğini sorgulatıyor. Gazze'de açlık ve yetersiz beslenme sorunu, yalnızca bir siyasi tartışma değil, aynı zamanda insanların yaşamlarını etkileyen ciddi bir insani krizin parçasıdır. Siyasi liderlerin açıklamalarının ardında yatan gerçekler, sahadaki yaşam koşulları ve acı deneyimlerle daha anlamlı hale geliyor. gözler, Gazze'deki insani duruma çevrilirken, dünya kamuoyunun vereceği tepkiler ve yapılacak yardımlar, bu kişilerin yaşamlarına bir nebze de olsa dokunabilir. Ancak bu durumun değişmesi için politikadaki söylemlerin ötesine geçilip, somut adımlar atılması gereklidir.